Gaziantep'in Nizip ilçesinde 1927 yılında doğan Okutur, Orman Fakültesi'ne devam ederken bir taraftan da orman işletmesinde işçi olarak çalışıyordu. Aldığı yevmiye ile okul giderlerini karşılıyor, işçilik yaparken boş zamanlarında bir çam ağacının üzerinde ders çalışıyordu. İstanbul Orman Fakültesi'nden 1951 yılında mezun olduktan sonran ilk görev yeri Kahramanmaraş'tı. 3 yıl sonra Hatay'ın Serinyol ilçesine tayin oldu. Denizli'den Isparta'ya kadar birçok bölgede görev aldı. 1978'de emekli oluncaya kadar miyonlarca fidanın dikilmesine, dekarlarca alanın ormana dönmesine fiilen emek vermişti. 2009'da TBMM'den Üstün Hizmet Ödülü aldı.

AĞAÇ KESİLDİĞİNİ GÖRÜNCE AĞLAYASIM GELİYORDU

Hürriyet'ten Musa Kesler'in haberine göre; Okutur fidan dikmekle geçen ömrünü şöyle anlattı: 'Fidanlıkta çalışmayı istiyordum. Çünkü sahadayken bütün ağaçlara sahip çıkamadığımı düşünüyordum. Mesela bir ağacı kesmişler, oturup ağlayasım geliyordu. Koruyamadım diye çok üzülüyordum. Oysa bir bölge şefi bütün ağaçlara sahip çıkabilir mi? Yoldan geçerken, güzel bir ağaç görürüm, hemen bir parça bez alır bağlardım ki burayı 'ziyaret' sansınlar da ağacı kesmesinler. Teknik imkanlar da kısıtlıydı. Serinyol'daki fidanlığı kurarken traktör yoktu. Dört at verilmişti. Atlarla halletmeye çalışırdık. Boş parsellere o atlar için yulaf ektirirdik. Atlara sıcakta arpa verilmezdi. Biz de yem olarak yulaf verirdik. Atlar yemlerini kendileri çıkarır, bizim de işimizi görürlerdi. Her gün boş sahaları sürerek ıslah etmeye çalışırdık. Diktiğim ve diktirdiğim fidanların sayısı 40 milyonu geçmiştir. Hem orman içi hem orman dışı fidanlar... Hala da bir boşluk görsem oraya fidan dikesim var. Benim çocuklarım, torunlarım gibi oldular. Bugün de fidan dikimleri devam ediyor. Ancak bir an önce organik tüp sistemine geçmemiz lazım. Orman artıklarından yapılıyor bu tüpler. Bütün dünya plastik torbada fidan yetiştirmeyi bıraktı. Biz de bu yeni sisteme geçmeliyiz.'