Darülaceze'ye ilk kez 12 Mayıs 1979'da annesiyle gelen Şengül Kazan, burada sevgiye muhtaç çocuk ve yaşlılara yardım eli uzatmaya karar verdi. İlk günlerde ziyaret ettiği çocuklara ördüğü çorap ve kazaklarla, diktiği şort ve pijamaları getiren Kazan, kısa sürede kaynaştığı yaşlıların bakımını gönüllü olarak üstlenmeyi talep etti.

Talebinin olumlu karşılanması üzerine Şengül Kazan, her salı ve cuma günü geldiği Darülaceze'de kalanlarla anne-kız ilişkisi kurdu. Düşkünlerin el-ayak tırnaklarının bakımsızlığından rahatsızlık duyan yardımsever kadın, kendi imkanlarıyla aldığı malzemelerle tırnak kesmeye ve batık tırnakları temizlemeye başladı. Kazan, tırnak bakımlarını özenle gerçekleştirirken, yaşlı kadınların isteğine göre oje, parlatıcı ya da koruyucu cila sürmeyi de ihmal etmiyor. Darülaceze sakinleri, ömrünün yarısından çoğunu elden ayaktan düşenlere sevgi ve hoşgörüyle adayan Kazan'ı 'kanatsız melek' olarak nitelendiriyor.

Yaptığı işle kendisini huzurlu ve mutlu hisseden Kazan, en büyük desteği eşi ve çocuklarından görüyor. Ataşehir'de oturan ve söz konusu günlerde çoğunlukla eşi Muzaffer tarafından arabayla Darülaceze'ye bırakılan iyiliksever kadın, 'ikinci evi'ne bazı günlerde de otobüs, metro ve metrobüs kullanarak geliyor. Ritüel haline gelen tırnak temizleme işini ilk günkü heyecanla yapan Kazan, trafik nedeniyle geciktiğinde Darülaceze sakinlerinin kendisini merak ettiğini, telefonla arayarak, 'İyi misin? Neden geciktin? Nerede kaldın?' şeklinde sorduğunu, kimisinin de 'Seni bekliyoruz, çabuk gel' diyerek özlemini dile getirdiğini anlattı.

'Tırnaklarını severek kesiyorum, hiçbirisinden iğrenmiyorum'

Kazan, yaptığı açıklamada, salı ve cuma günleri Darülaceze'ye geldiğinde ilk önce kapı kapı dolaşarak yaşlıları ziyaret ettiğini, hal hatır sorup hasret giderdiğini ifade etti.

'Bilfiil her salı ve cuma günleri 09.30-10.00 gibi burada oluyorum. Dairelere girerim, hastaların halini hatırını sorarım. Ellerine, ayaklarına bakarım.' diyen Kazan, uzayan tırnakları kestiğini anlattı.

Bazı insanların hasta ve yatağa bağlı yaşayan öz anne ve babalarının tırnaklarını iğrendikleri için kesemediğine dikkati çeken Kazan, şunları söyledi:

'Buradaki hastalarımdan çok memnunum. Onları ziyaret ediyorum, onlarla zaman geçirmek hoşuma gidiyor. Tırnaklarını severek kesiyorum, hiçbirisinden iğrenmiyorum. Kimisinin tırnağı kalın olduğu için yıkayarak kesiyorum. Onlar beni çok seviyorlar, özlüyorlar. Kendi kızları, çocukları ya da kardeşleri gibi seviyorlar. Kimisi 'annem', kimisi 'kızım' diyor. Aramızda samimi bir ilişki var. Bazen bakıyorum çorabının içerisinde parası oluyor. Çıkartıyor 5-10 lira veriyor. Ben de onlara, 'Ben parayla yapmıyorum, sen koy paranı çorabının içerisine' diyorum. Manevi olarak burada çok mutlu ve rahat hissediyorum. Evime gittiğim zaman o kadar huzurlu gidiyorum ki, bunun tarifi mümkün değil.'

'Cenazemi Darülaceze'nin camisinden kaldırın.' vasiyeti

Şengül Kazan, Darülaceze'de akşam geç saatlerde işinin bittiğini ancak buna rağmen yorulmadığını dile getirirken, 'Ben burada dinleniyorum. Akşama kadar hiç oturmadan koştururum, hepsiyle ayrı ayrı ilgilenirim ama hiç yorulmuyorum. Burası ayakta tutuyor beni. Ben burada çok mutluyum, huzurluyum. Eşime de diyorum ki, 'Öldüğüm zaman beni Darülaceze'nin camisinden kaldırın.' Buradaki hastalarım beni uğurlasınlar.' dedi.

'Düşkün ailesi' tarafından güzel karşılandığını vurgulayan Kazan, 'Beni çok güzel karşılıyorlar. El çırparak, 'Buranın gülü geldi.' diyerek karşılıyorlar. Kimisine şarkı söylüyorum, kimisiyle ağlıyorum, kimisiyle gülüyorum. Evde benim darbukam tefim vardır. Onlara müzik terapi yapıyorum, eğlendiriyorum onları.' ifadesini kullandı.

İlk yıllarda huzurevinde kalan yaşlıların durumuna çok üzüldüğünü, eve geldiğinde düşünüp gözyaşı döktüğünü aktaran Kazan, sonra, 'Şengül, ağlamanın faydası olmaz. Sen ne kadar yardımcı olursan bu insanlar o kadar iyi olur.' şuuruna eriştiğini kaydetti.

Birkaç kez arkadaşlarını ve akrabalarını da yardıma getirdiğine işaret eden Kazan, gelenlerin, 'Sen nasıl yapıyorsun, biz yapamayız.' diyerek bir daha gelmediğini ifade etti.

'Geleceğim günün akşamları heyecandan uykum kaçar'

Pazartesi ve perşembe geceleri heyecandan uykularının kaçtığına değinen Kazan, şöyle konuştu:

'Ben pazartesi günü kalkıp ev işlerimi yaparım. Salı günü geleceğimi bildiğim için o akşam uyuyamam. Geleceğim günün akşamları heyecandan uykum kaçar. Her salı ve cuma günleri geldiğimde kapıdan büyük bir heyecanla girerim. Geçen hafta gelirken yağmur yağıyordu. Sırılsıklam olmuştum ama hastalarımı görünce kurudum, her şey güllük gülistanlık oldu. Buraya gelince içim coşuyor, gelemediğim zaman hastalanıyorum. Ayaklarım yürürse, aklım çalıştığı müddetçe inşallah buraya geleceğim. Burası benim ikinci adresim. Eşime de 'Beni bir yerde aradığın zaman muhakkak Darülaceze'de bulursun.' diyorum.' Kaynak: AA